Tarihçesi yıllar öncesine dayanan simit senelerdir severek yediğimiz geleneksel lezzetlerden bir tanesi olmuştur. Yıllarca yeni fast food ürünlerine ve diğer atıştırmalıklara karşı ayakta kalmıştır. Bazı yerlerde simit farklı isimler ile de anılmaktadır. Örneğin; simit İzmir’de gevrek adıyla da tanınmaktadır. Yunanlılar’da da bizde olduğu gibi simit tüketimi mevcuttur. Ancak simit onlarda kuluri ismi ile tanınmaktadır. Simit üreticilerinin kurumsallaşması ve dünyaya açılması ile simit, artık sadece ülkemizde değil dünyanın pek çok yerinde severek tüketilen bir yiyecek haline gelmiştir.

Osmanlı döneminde ortaya çıkan simit, ilk fast foodumuz olarak nitelendirilebilmektedir. O dönemlerde de şu an olduğu gibi sevilen bir atıştırmalıktı. Hatta simit Osmanlı’da çok değerliydi. Özel dönemlerde padişahlar tarafından dağıtılırdı. 2. Dünya Savaşı sırasında kısa bir dönem için de olsa simit bir süreliğine yasaklandı. Bunun sebebi unun az olmasıydı. Fakat bu yasaklama çok uzun sürmedi. Yani halk olarak severek yediğimiz simit ile ayrılığımız çok kısa oldu.

gevrek-simit

Farklı yapım şekilleri olsa da simidin en çok beğenilen biçimi gevrek halidir. Bunun dışında son birkaç yıldır beyaz peynirli, kaşarlı, zeytinli, sucuklu simitler de bazı yerlerde satılmaya başlanmıştır. Ama hiçbiri simidin klasik halinin yerini tutamamıştır.

Simit bizim için sadece bir atıştırmalık değildir. İstanbul ile bizimle özdeşleşmiş bir unsurdur. İstanbul’da her köşe başında karşılaştığımız simitçiler yıllarca pek çok ressamın eserinde yer almıştır. Vapurda martılara verilen simit parçaları birçok fotoğraf karesinin içinde olmuştur. Simit işe, okula yetişme telaşında hızlı bir kahvaltılık olarak kurtarıcı olmuş, en güzel kahvaltıların baş unsuru haline gelmiştir. Simitçiler yıllar boyunca hazır gıdalara ve diğer atıştırmalıklara direnmiş, soğuk sıcak demeden her köşe başında karşımıza çıkan birer lezzet durağı haline gelmiştir.